10. SINIF ÜNİTE, KONU, KAZANIM VE AÇIKLAMALARI
10.3.2. Güncel
Çevre Sorunları ve İnsan
Anahtar Kavramlar:
çevre sorunu, ekolojik ayak izi,
karbon ayak izi, su ayak izi,
10.3.2.1. Güncel
çevre sorunlarının sebeplerini ve olası sonuçlarını değerlendirir.
a. Güncel çevre
sorunları (biyolojik çeşitliliğin azalması, hava kirliliği, su kirliliği,
toprak kirliliği, radyoaktif kirlilik, ses kirliliği, asit yağmurları,
küresel iklim değişikliği, erozyon, doğal hayat alanlarının tahribi ve orman
yangınları) özetlenerek bu sorunların canlılar üzerindeki olumsuz etkileri
belirtilir.
b. Çevre sorunları
nedeniyle ortaya çıkan hastalıklara vurgu yapılır.
10.3.2.2. Birey
olarak çevre sorunlarının ortaya çıkmasındaki rolünü sorgular.
a. Ekolojik ayak
izi, su ayak izi ve karbon ayak izi ile ilgili uygulamalar yaptırılır.
b. Ekolojik ayak
izi, su ayak izi ve karbon ayak izini küçültmek için çözüm önerileri
geliştirmesi sağlanır.
10.3.2.3. Yerel
ve küresel bağlamda çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik çözüm önerilerinde
bulunur.
a. Yerel ve küresel
bağlamda çevre kirliliğinin önlenmesi için yapılan çalışmalara örnekler
verilir.
b. Yerel ve küresel
boyutta çevreye zarar veren insan faaliyetlerinin tartışılması sağlanır.
c. Çevre
kirliliğinin önlenmesinde biyolojinin diğer disiplinler ile nasıl
ilişkilendirildiğine örnekler verir.
GÜNCEL ÇEVRE SORUNLARI
1. HAVA KİRLİLİĞİ
-Katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı
maddelerin insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek
miktarda atmosferde bulunmasıdır.
*Ülkemizde hava kirliliği;
-Motorlu taşıtların egzozlarından çıkan
gazlar,
-Isınma amacıyla yakılan kömürlerden
çıkan gazlar,
-Sanayi tesislerinden çıkan gazlar
nedeni ile oluşmaktadır.
*Atmosferde artan kirletici gazlar
nedeni ile;
1.Sera etkisi ve küresel ısınma
2. Ozon tabakasında incelme
3. Asit yağmurlarının oluşması gibi
sorunlar ortaya çıkmaktadır.
1. Atmosferin Sera Etkisi ve Küresel
Isınma
Atmosferdeki karbon dioksit, metan, su
buharı ve diğer bazı gazlar yeryüzünden yansıyan ısıyı tutarak dünyanın
sıcaklığını oluşturmasına sera etkisi denir.
*İnsanlar tarafından atmosfere salınan
gazların (karbon dioksit, metan, ozon, azot oksitleri, kloroflorokarbon) sera
etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel
ısınma denir.
* KÜRESEL ISINMANIN SONUÇLARI
-Sıcak hava dalgaları, seller,
kasırgalar, yangınlar, kuraklık ve bunların sebep olacağı hastalıklar
yüzünden milyonlarca insan ölecek, özellikle
yoksulları çaresiz bırakacak.
-Dünyadaki pek çok canlı türü yok
olacak.
-Bitki örtüsü azalacak. Dünyanın büyük
bölümü çöl olacak.
-Deniz seviyesi yükselecek, birçok
ülkenin deniz seviyesindeki bölümleri sular altında kalacak.
-Dünyanın önemli bir kısmında verimli
araziler sular altında kalacak ve dünya ciddi bir açlık sorunuyla karşı
karşıya kalacak.
-Fırtınalar, Pasifik bölgelerinde
görülen doğa olayları, Muson yağmurları sayısı giderek artacak.
-Kar ve yağmur yağışlarının hızla
azalması nehir, dere, göl ve akarsuların kurumasına yol açarken yer altı
suları da hızla çekilecek.
2. Karbon Dioksit Kirliliği ve
Karbon Ayak İzi
Yeryüzünde yaşayan her birey ulaşım,
ısınma, elektrik tüketimi ya da satın aldığı ürünlerle atmosfere CO2
salınımına yol açar.
-Karbon Ayak İzi; Bireyin atmosfere salınımına neden olduğu bir
yıllık CO2 miktarıdır.
-Karbon ayak izi
genellikle bir yıllık zaman dilimi için hesaplanır. Genellikle ton ya da kg
olarak ifade edilir.
Örneğin bilgisayarınızı
32 saat çalıştırmanız atmosfere 1 kg CO2 eklenmesine neden olur.
-Bu koşullarda daha az
zarar görmek için öncelikle bireylerden başlamak üzere yeryüzündeki bütün
toplumlar gibi bizim de karbon ayak izimizi küçülterek üretim ve
tüketimdeki dengeyi ayarlamamız gerekmektedir.
|
-Ortalama bir bireyin hangi
alanlardaki faaliyetlerinin karbon ayak izi miktarı üretiminde ne derece rol
oynadığı sonucunu aşağıdaki oranlarla görmek mümkün;
%15
|
%14
|
%12
|
%12
|
%1
|
%9
|
Doğalgaz,
petrol, kömür diğer yakıtlar
|
Eğlence,
gezme ve tatil
|
Elektrik
tüketimi
|
Kamusal
alandaki faaliyetler
|
Bireysel
araç kullanımı
|
Temel
ev eşyaları
|
%7
|
%6
|
%5
|
%4
|
%3
|
%3
|
Araç
imalatındaki pay
|
Tatil
ulaşımı
|
Yiyecek
ve içecek tüketimi
|
Giyecek
tüketimi
|
Toplu
taşıma kullanımı
|
Finansal
hareketler
|
Tablo ile ilgili açıklama: Bir fikir
vermesi için verilmiştir. Ezberlenmesi söz konusu değildir.
KARBON AYAK İZİ MİKTARIMI NASIL
AZALTIRIM?
-Kulanım halinde olmayan ve elektrik
tüketen her şeyin kapalı tutulması
-Isınma ve duşta minimum sıcaklıkta su
kullanımı
-Su vb. doğal kaynakları yeterli
düzeyde kullanmak,
-Evinizde iyi bir yalıtım sistemine
sahip olmak, hem cebinize hem de doğaya karşı oldukça faydalıdır.
-Enerji tasarrufu özelliği taşıyan ev
gereçleri kullanmak başlangıçta biraz maliyetli olsa da
sonradan sizi hem karlı hem de doğa
dostu yapar.
-Bir sebze ya da meyveyi mevsimi
dışında tüketiyorsanız, onun üretilmesi için doğal olmayan ve gereğinden çok
fazla enerji kullanıldığından emin olabilirsiniz.
3. Ozon Kirliliği ve Ozon
Tabakasındaki İncelme
-Güneş ışığının etkisiyle tepkimeye
giren egzoz gazları, kirli havadan oluşan duman bulutları içinde ozon (O3)
ve azot dioksit (NO2)’e dönüşmektedir. Bunun sonucunda da
atmosferin yeryüzüne yakın kısımlarında ozon kirliliği meydana gelmektedir.
-Ozon gazı bakımından yoğun olan havayı
soluduğumuzda göz, burun ve boğaz dokusu tahriş olur.
-Ayrıca havadaki yüksek ozon derişimi
bitkilerde büyümeyi ve meyve oluşumunu olumsuz etkiler.
Ozon tabakası, güneşten gelen ve
canlılar için zararlı olan mor ötesi (ultraviyole) ışınları süzerek
atmosferin sıcaklığının dengede kalmasına yardımcı olur.
-Ozon tabakasının bazı kimyasal
maddelerin kloroflorokarbonlar (CFC) etkisiyle incelmesi sonucu zararlı güneş
ışınları yeryüzüne ulaşır.
-Kloroflorokarbon gazları
buzdolaplarında, klimalarda, deodorantlarda kullanılmaktadır.
-Bu gazlar atmosferde ozon ile
tepkimeye girerek bu tabakanın incelmesine yol açar.
-Ozon tabakasının incelmesi de
yeryüzündeki canlıları olumsuz yönde etkilemektedir.
-Örneğin bitki yapraklarına,
fitoplanktonlara zarar verir. İnsanda deri kanserlerine, katarakta yol açar.
Bağışıklık sisteminin direncini azaltır.
4. Asit yağmurları
Kömür ve petrol gibi fosil yakıtların
yakılması sonucu atmosferde kükürt ve azot içeren gazlar birikir. Bu gazlar
havadaki su buharıyla tepkimeye girer. Güneş ışığı da bu tepkimelerin hızını
artırır. Bunun sonucunda da sülfürik asit, nitrik asit damlaları oluşur ve
pH’si 5,6’dan düşük olan asit yağmurlarına dönüşür.
-Doğal ortamdaki bitkilerin gelişimi
olumsuz yönde etkilenir. Asit yağışlarını ormanların yok olmasına, suları
asitleşen göllerde canlılığın sona ermesine sebep olabilir.
-Asit yağışlarının etkisiyle su
ürünlerinde (balık, midye vb.) besin zinciri yoluyla ağır metaller birikir.
Bu ürünlerin tüketilmesiyle insanlara taşınan ağır metaller insanlarda
zehirlenmeye ve kansere neden olabilir.
- Asit
yağmurları dünyanın önemli tarihî eserlerini tahrip ederek bu eserleri yok
olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Doğal yapı taşlarının yüzeylerinde
asitli yağış sularıyla oluşan sülfürik asit; fazla kireç taşları, mermerler,
traverten ve kum taşlarının bozulmasına neden olur.
Hava
kirliliğine karşı alınabilecek önlemleri
• Öncelikle fosil yakıt kullanımının
yerine enerji kaynağı olarak, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve jeotermal
enerji kaynaklarına önem verilmelidir.
• Sanayi tesisleri kurulurken yeşil
alanların arttırılması planlanmalı, sanayi atıklarının yeterince filtre
edilmeden havaya verilmesi önlenmelidir.
• Kentlerde arabaların egzoz
gazlarından kaynaklanan kirliliğin azaltılması için önlemler alınmalıdır.
• İnsanlar toplu taşımacılığa
özendirilmeli, yakıt olarak kullanılan doğal gazın toplu ulaşım araçlarında
kullanılması yaygınlaştırılmalıdır.
• Ormanların tahribatı önlenmeli,
ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmelidir.
• Kloroflorokarbon gibi maddelerin
etkileri ile ozon tabakası zarar görmektedir. Bu maddelerin yerine
kullanılabilecek kimyasallar araştırılmalıdır.
2. SU KİRLİLİĞİ
Otobiyolojik temizlenme: Su kaynağı içinde bulunan kirleticilerin yine aynı
kaynakta yaşamını sürdüren canlılar ve oksijenin etkisiyle zararsız hâle
gelmesidir.
-Ancak günümüzde artan nüfus ve
tüketime bağı olarak akarsu kaynaklarına karışan kirleticilerin miktarı da
artmıştır. Bu durum otobiyolojik temizlenmenin yetersiz kalmasına ve su
kirliliği sorununun ortay çıkmasına neden olmuştur.
-Su kirliliği su kaynağının kimyasal,
fiziksel, bakteriyolojik, ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesidir.
-Sulara karışan azot ve
fosfor bileşikleri etkisi ile su bitkilerinin ve bazı alg türlerinin
kontrolsüz çoğalmasına Ötrofikasyon denir.
-Ötrofikasyon
sonucunda; sular yeşil ve bulanık
bir hâl alır. Alglerin aşırı artışı nedeniyle sudaki oksijen oranı ve o
ortamda yaşayan diğer canlıların sayısı azalır, sular içilmez duruma gelir.
Çevreye pis kokuların yayılmasına, Saprofit canlıların etkinliklerinin
artışına neden olur. Oksijen azlığına toleransı yüksek balık türlerinin
yaygınlaşması beklenir. Çöken organik madde miktarı artar.
|
Su
kirliliğinin önlenmesi için;
• Sanayi tesisleri yerleşimden uzak
bölgelere kurulmalı ve sanayi atıkları arıtma tesislerinden geçirildikten
sonra çevreye verilmelidir.
• Su kaynaklarının bulunduğu
bölgelerdeki doğal ekosistem koşulları korunmalı ve iyileştirilmelidir.
• Evsel atıkların kanalizasyona
verilmesi sağlanmalı ve kanalizasyon suları arıtılmalıdır.
• Pestisitlerden kaynaklanan
kirlenmenin azaltılması için bunlar doğru ve uygun dozda kullanılmalıdır.
• Doğada parçalanması zor olan deterjanların
kullanılmasından vazgeçilmelidir.
• Canlıların denize karışan
akaryakıttan zarar görmemesi için deniz yolu taşımacılığında gerekli önlemler
alınmalıdır.
Su ayak izi, tükettiğimiz mal ve hizmetlerin üretimi için
ihtiyaç duyulan su miktarını ölçen temel göstergelerden biridir. Yeme, içme, temizlik, kişisel bakım gibi
ihtiyaçlarımız için kullandığımız su, buz dağının sadece görünen yüzü.
Kullandığımız ürünler üretilirken hatırı sayılır miktarda su tüketiliyor.
Sudaki ayak izimiz de tüm bu kriterler hesaba katılınca ortaya çıkıyor.
Örneğin, bir fincan kahve
için 208 litre su harcanır. (Kahve
bitkisinin yetiştirilmesi, hasadın yapılması, rafine edilmesi, nakliyesi, kahve
çekirdeklerinin paketlenmesi, kahvenin satılması, kahvenin fincana
doldurulması için.)
|
Su Ayak İzimizi Nasıl
Küçültürüz?
-Öncelikle ev ve ofislerimizde su
tasarrufuna yardımcı olan uygulamaları benimsememiz şart.
- Kullandığımız
ürünleri bilinçli seçerek, atıklarımızı geri dönüştürerek, sadece su değil
enerji tasarrufuna da dikkat ederek; özetle sürdürülebilir bir hayat kurarak
sudaki ayak izimizi azaltmak mümkün.
-Tarımsal üretimde damla sulama gibi
yöntemlerin kullanılması.
- Sanayide
suyun verimli kullanılmasıysa, birbiriyle ilişkili pek çok sektörde tasarrufu
tetikliyor.
-Evde musluğu açık bırakmayın, diş
fırçalarken ve traş olurken suyu kapatın, gereksiz yere sifon çekmeyin, su
kaçaklarını engelleyin, düşük akımlı duş başlığı kullanın, daha kısa duş
alın, bulaşıkları makinede yıkayın, atık yağları belediyelerin gösterdiği
yere bırakın, ekolojik deterjan kullanın, atık pilleri özel toplama yerlerine
bırakın, plastik ambalaj ve tüketimini azaltın, kullanılmayan ilaçları atık
ilaç toplama noktalarına teslim ediniz.
3. TOPRAK KİRLİLİĞİ
Toprağın verim gücünü düşürecek, toprak
özelliklerini bozacak her türlü ekolojik olay toprak kirlenmesi olarak
bilinir.
Metabolizmada kullanılmayan bazı
maddeler (DDT, Civa ve kadmium gibi ağır metaller) besin zinciri aracılığı
ile canlıdan canlıya aktarılır ve zincirin son halkasına doğru birikme
göstermesine Biyolojik Birikim denir.
Toprak
kirliliğinin Önemli Sebepleri
-Hava ve suları kirleten maddeler
toprağın kirlenmesine de etki eder.
-Toprak kirliliğine neden olan
etmenlerin başında tarım ilaçları gelmektedir.
- Ev, işyeri, hasta hane ve sanayi
atıkları
- Radyoaktif atıklar
-Hava kirliliği oluşan asit yağmurları
-Gereksiz yere aşırı yapay gübre ve
ilaçlama yapılması
-Hızlı nüfus artışı
-Endüstriyel atıkların toprağa
karışması,
Toprak
kirliliğinin önlenmesi için alınacak önlemler
• Evsel atıklar toprağa zarar
vermeyecek şekilde toplanmalı ve imha edilmeli,
• Verimli tarım alanlarına sanayi
tesisleri ve yerleşim alanları kurulmamalı,
• Sanayi atıkları arıtılmadan çevreye
verilmemeli,
• Tarım ilaçlarının kullanılmasında ve
gübrelemede yanlış uygulamalar önlenmeli,
• Ambalaj sanayiinde cam, karton gibi
yeniden kullanılabilir maddeler seçilip geri dönüşümü sağlanarak atık miktarı
azaltılmalı,
• Toprağı yanlış işleme ve yanlış
sulama uygulamaları durdurulmalı,
• Otlak alanları ve ormanlar korunmalı;
ormanlık alanlar çoğaltılmalı,
• Ağaç sevgisi ve ormanların korunması konularında
toplum eğitilmeli,
• Organik tarım teşvik edilmelidir.
EROZYON (TOPRAK AŞINMASI)
-Erozyon: Toprağın akarsular, sel suları ve
rüzgarlar gibi dış kuvvetlerin etkisiyle aşındırılıp taşınması ve
sürüklenmesi olayına denir.
Erozyona
Neden Olan Faktörler
·-Arazinin çok engebeli ve eğimli olması
·-Bitki örtüsünün tahrip edilmesi
(ormanların yok edilmesi).
-Yağışların düzensiz olması.
-Meraların aşırı otlatılması
(meraların tahrip edilmesi).
-Orman yangınları ve kaçak ağaç kesimleri
-Başıboş Keçi: (Fundalıkların ve
özellikle yeni yetişen ormanların baş düşmanı keçidir)
-Toprağın aşırı işlenmesi (yanlış
kullanımı). Toprağın eğime paralel sürülmesi.
Erozyonu önlemenin ya da en aza indirmenin
belli başlı yöntemleri
-Bitki örtüsü korunmalı, çıplak
araziler ağaçlandırılmalıdır.
-Tarla açma gibi nedenlerle ormanlar
tahrip edilmemelidir.
-Nadas alanları azaltılmalı,
nöbetleşe ekim yaygınlaştırmalıdır.
-Meraların ve otlakların aşırı
otlatılması önlenmelidir.
-Barajların ve göllerin su toplama
alanları ağaçlandırılmalıdır.
-Mera hayvancılığı yerine ahır
hayvancılığı geliştirilmelidir.
-Araziler eğim doğrultusunda değil,
eğime dik olarak sürülmelidir.
-Rüzgarların etkili olduğu alanlara
rüzgarın hızını kesecek engeller yapılmalıdır.
-Eğimli araziler aşırı
işlenmemelidir.
-Ürünler hasat edildikten sonra anız
örtüsü yakılmamalıdır.
-Akarsu yatakları ıslah edilmelidir.
-Erozyonla mücadele ile ilgili
olarak halk eğitilmelidir.
-Eğimli alanlardaki tarım alanları,
eğim yönünde sürülmeli.
-Doğal dengesi bozulmuş alanlar,
bilimsel çalışmalar yapılarak ağaçlandırılmalı. Bu amaçla okullarımıza
uygulamalı ders konmalı.
-Elinde tarım arazisi bulunan
halkımız eğitimden geçirilerek hem kendi hem de ülke çıkarlarına yönelik
tarımsal faaliyetler yapması sağlanmalı.
-Bu amaçla kurulmuş (TEMA gibi) vakıf
ve dernekler desteklenmeli.
ORMAN YANGINLARI
-Yaz aylarında ormanlarımız için büyük
tehdit oluşturan yangınlar, yüzlerce yılda yetişen ağaçların yok olmasına,
doğal dengenin bozulmasına, ormanda yaşayan canlı türlerinin ve doğal yaşam
ortamlarının ortadan kalkmasına, topraktaki organik maddelerin yitirilmesine
sebep olur.
-Ülkemizdeki orman yangınlarının
sebepleri arasındaki en büyük etken insandır. Oluşan yangınların %98’i
insanlar tarafından çıkarılmaktadır. İnsan kaynaklı yangınların büyük bir
kısmı dikkatsizlikten çıkarken bir kısmı ise kasıtlı olarak çıkarılmaktadır.
Ormanların korunması ve tahrip olanların iyileştirilmesiyle ilgili görev ve
sorumluluk yine insana aittir.
-Ekolojik ayak izi günlük yaşantımızda kullandığımız kaynakların,
enerjinin, ham maddenin üretilmesi ve oluşturduğumuz atıkların etkisiz hâle
getirilmesi için gerekli kara ve deniz alanıdır.
- Ekolojik ayak izi kavramını ilk defa ortaya atan
araştırmacılara göre günümüzde yeryüzünde yaşayan her bir bireye 1,5 hektar
üretken alan düşmektedir, yani doğadaki ihtiyaçlarımız için sadece 1,5
hektar üretken alan kullanabiliriz.
- Oysaki Kuzey Amerika’daki bir birey yeryüzünde 4–5
hektar alanda ayak izi bırakmaktadır. Bu da bize her bir bireyin dünyanın
başka bir coğrafyasında yaşayan bireylerden 3,5 hektar alanı çaldığını
gösterir. 2040 yılına ulaşıldığında dünya nüfusu tahminen 10 milyara
ulaşacak ve kişi başına düşen kullanılabilir üretken alan 0,9 hektara
düşecektir.
- Bizlere düşen, günlük yaşamımızda yaptığımız her
türlü faaliyetin biraz daha farkına varmak ve her adımda doğayla ilişkimizi
gözden geçirmektir. Evlerimizdeki musluktan akan suyun nereden geldiğini,
bu kaynağı hangi canlılarla paylaştığımızı öğrenmek ve yakın bir gelecekte
bu kaynaktan mahrum kalacağımızın farkına varmak gerekir.
|
4. GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ
-Ses kirliliğini yaratan önemli
etmenlerin başında plansız kentleşme, sanayileşme, hızlı nüfus artışı ve
insanlara gürültünün etkileri konusunda yeterli eğitimin verilmemesi gelir.
-Ses kirliliğinin saptanmasında ses
şiddetini ölçmek için birim olarak desibel(dB) kullanılır. 35–65 dB sesler
normaldir. 65–90 dB sesler sürekli işitildiğinde zarar verecek kadar
risklidir. 90 dB’in üzerindeki sesler tehlikelidir.
-AB (Avrupa Birliği) standartlarına
göre şehir içi gürültü seviyesi 65 dB olması gerekirken ülkemizde trafiğin
yoğun olduğu merkezî yerlerdeki gürültü seviyesi 90 dB’e kadar
çıkabilmektedir.
Ses
kirliliğinin etkilerini şöyle sıralayabiliriz
-Ses kirliliği geçici ya da sürekli
işitme kaybı, yüksek tansiyon, solunum ve dolaşım bozukluğu gibi fizyolojik
etkilere yol açar.
-Zihinsel etkinliğin azalması, stres,
uyku düzeninin bozulması, sinirlilik, dikkatin dağılması, iş veriminin
düşmesi gibi psikolojik etkilere neden olur.
Ses
kirliliğini önlemek için alınabilecek bazı önlemler;
• Toplu taşıma sistemine geçilmeli, metro gibi yer altı
ulaşımına önem verilmeli, bisiklet kullanımı yaygınlaştırılmalı,
• Taşıtlara susturucu takılmalı, gerekli kontroller
zamanında yapılmalı,
• Sanayi tesisleri şehir dışında kurulmalı, gürültü ölçümleri
yapılmalı,
• Evlerde çift camlı pencereler kullanılmalı,
• Seyyar satıcıların bağırarak mal satmaları
yasaklanmalı,
• Başkasını rahatsız edecek şekilde gürültü
edilmemeli,
• Ses kirliliği konusunda kişi ve kuruluşlar bilinçlendirilmelidir.
5. IŞIK KİRLİLİĞİ
-Işık kirliliği, yanlış yerde, miktarda,
yönde ve zamanda ışık kullanılmasıdır.
-Yanlış aydınlatma çevremizdeki doğal
hayatı olumsuz etkilemektedir. Bazı deniz hayvanlarının yuva yaptığı yerler ışık
kirliliği ya da yapay aydınlatma yüzünden tehlikededir. Yumurtadan çıkan
binlerce deniz kaplumbağası yavrularının yalnızca birkaçı denize ulaşabilmektedir.
Denize ulaşmak için deniz ile kara arasındaki aydınlık farkını kullanan
kaplumbağalar yapay ışıklandırmalarla karaya yönelince hayatlarından olmaktadır.
6. BESİN KİRLİLİĞİ
Besin kirlenmesi çeşitli nedenlerle
meydana gelmektedir. Bunlar;
• Cam kırıkları, saç, tırnak vb.
yabancı maddeler ile besinin fiziksel olarak kirlenmesi.
• Tarım ilaçları, ağır metaller,
deterjanlar, besin ambalajlarında kullanılan maddeler ile besinin kimyasal olarak
kirlenmesi.
• Virüs, bakteri, küf mantarları vb.
zararlı mikroorganizmalar ya da zehirli mantar gibi bazı besinlerin yapısında
doğal olarak bulunan zehirli bileşikler ile besinin biyolojik kirlenmesi.
-Nükleer santrallerde meydana gelen
patlamalar veya sızıntılar radyoaktif kirlenmeye yol açar.
-Zirai Mücadele İlaçlarıyla
(pestisitlerle) Kirlenme: Ürünü
zararlıya karşı korumak için ilaçlama yapılır. İlaçlar bitkiler üzerinde
birikerek besin yoluyla insanlara ve hayvanlara taşınır. Zehirlenmeye yol
açar.
-Tarımsal Gübrelemeyle Kirlenme:
Artan nüfusa paralel olarak besin ihtiyacını
karşılamak için bitkilerin daha çabuk büyümesi ve daha çok ürün vermesi için
bazı hormonlu ilaçlar ve gübreler kullanılmaktadır. Bu ilaçlar ve gübreler
hatalı ve fazla kullanıldıklarında bitkiler üzerinde birikerek kirlenmeye yol
açar. Ayrıca bitkiler anormal şekilde büyürler.
- Endüstriyel Atıklarla Kirlenme: Endüstriyel atıklar önce havayı ve suyu dolayısıyla
da toprağı kirletirler.
-Taşınma ve Saklanma Sırasındaki
Kirlenme: Besinler pazar yerlerinde,
marketlerde, manavlarda uzun süre açıkta bekletilirler. Böylelikle çevredeki
kirlilikten etkilenirler. Uygunsuz koşullarda saklanan besinler, mikrop
kaparlar.
Etkileri:
-Zirai mücadele ilaçları, bitkiler üzerinde birikerek, besinlerle
insanlara ve hayvanlara geçerler. DDT vücutta yağ dokusunda birikir. Zamanla
öldürücü boyutlara ulaşır.
-Nükleer kirlenmede radyoaktif maddeler
çevreye yayılarak bitkilerin üzerine çöker ve yağmur sularıyla su
kaynaklarına taşınır.
Ürünün artışı için toprağa verilen
gübreler besin kirlenmesine yol açıp gübreleme sonucu açığa çıkan zehirli
maddeler besin zinciriyle kullanım alanından uzaklara yayılmaktadır.
-Kirli besinler, beslenme sonucu vücuda
girerek mikropların yayılmasına neden olurlar. Sonuçta besin zehirlenmesi,
kolera, dizanteri, sarılık gibi hastalıkları ortaya çıkarır.
-Besinlerin uzun süre bozulmadan
dayanabilmeleri ve olgunlaşabilmeleri için içlerine nitrat ve nitrit
bileşikleri katılır.
Besin yoluyla vücuda alınan bu
bileşikler birikerek insanlarda kanserojen etki yaparlar.
Besin
kirliliğinin önlenmesi için yapılabilecekler
1-Besinler iyice yıkandıktan,
temizlendikten sonra tüketilmelidir.
2-Besinler uzun süre bekletilmemelidir.
3-Ambalajlı satılan besinlerin üzerinde
TSE damgası aranmalıdır.
4-Ambalajlı satılan besinleri, son
kullanım tarihi geçmiş olanları kesinlikle tüketilmemelidir.
5-Ürünler üretim sırasında hatalı
gübrelenmemeli, ilaçlanmamalıdır.
6-Nükleer sızıntıya veya patlamaya
maruz kalmış besinler kesinlikle tüketilmemelidir.
7-Çevreyle birlikte besinlerin
kirlenmemesi için atıklar arıtılmadan sulara verilmemeli, toprağa
atılmamalıdır.
7. RADYOAKTİF KİRLİLİK
-Radyasyon, elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar biçimindeki
enerji yayılımı ya da aktarımıdır. Radyoaktif maddeler parçalanarak çevreye
alfa (α), beta (β) ve gama (γ) gibi ışınlar yayar.
- Bu
ışınlardan gama bütün vücuda zarar verirken alfa ışınları derinin dış
yüzeyine etki eder. Beta ışınları ise deri ve deri altı dokusuna zarar verir.
-Radyasyona (nükleer ışıma) maruz
kalmış canlılarda ortaya çıkan sorunların başında kanser ve sakat doğumlar
gelir. Radyasyon doku hasarlarına da neden olabilir.
-Radyasyon etkisi canlılarda mutasyona
neden olabilir.
-Bitkilerde de anormal büyümelere neden
olmaktadır.
- Kablosuz
internet ağları, cep telefonları, ortamda radyoaktif dalgalar oluşturan
araçlar, birçok canlı hücreyi doğrudan etkilediği ve genlerin yapısında
bozulmaya neden olduğu yapılan araştırmalarla belirlenmiştir.
Radyasyondan
korunmak için alınabilecek önlemler:
• Nükleer santrallerde kazalara karşı gerekli önlemler
alınmalı, bu santrallerden çıkan atıklar güvenli bir yerde depolanmalıdır.
• Nükleer atıkların denizlere atılması önlenmelidir.
• Dünya’da nükleer silah denemeleri yasaklanmalıdır.
• Üniversite, hastane, tıbbi teşhis ve tedavi
laboratuvarlarında, araştırma merkezlerinde radyasyon yayan makinelerin
kullanımı standartlara uygun olmalı, burada çalışanlar özel giysiler (kurşun önlük,
özel maske) giymeli. Riskli alanlar için uyarı işaretleri olmalıdır
• Zorunlu olmadıkça ve doktor önermediği takdirde
radyasyonlu cihazlarla teşhis ve tedavi yapılmamalıdır.
• Bizi güneşin ultraviyole ışınlarından koruyan ozon
tabakası korunmalıdır. Bu nedenle uluslararası sözleşmelerde de adı geçen
kloroflorokarbonlar (CFC), halonlar, metil kloroform ve karbon tetraklorid gibi
“Birinci Derecede Önemli Ozon Tabakasını İncelten Maddeler” zorunlu kullanım
alanları dışında asla kullanılmamalıdır. Ayrıca sanayide bu maddelerin
zorunlu kullanıldığı alanlardaki üretimler daima denetlenmelidir.
|
SORU 1. (2023-MSÜ/FEN) Göllerde ötrofikasyon sürecinde aşağıdakilerden
hangisinin gözlenmesi beklenmez? A) Göldeki azot ve fosfor miktarının azalması B) Göl tabanında organik madde birikiminin artması C) Göl tabanında oksijen miktarının düşmesi D) Bazı alg türlerinin aşırı artması
E) Oksijen azlığına toleransı yüksek balık türlerinin
yaygınlaşması
SORU 2. (2014–LYS2 / BİY)
Bilim insanları, erozyon nedeniyle
ülkemizden her yıl Kıbrıs Adası büyüklüğünde bir toprak parçasının kaybolduğunu
belirtmektedirler.
Bunun doğrudan nedeni;
I. küresel iklim değişikliği,
II. meraların tahrip edilmesi,
III. toprağın yanlış kullanılması,
IV. ormanların yok edilmesi
olaylarından hangileridir?
A) Yalnız I B) Yalnız IV C) I
ve III
D) I, II ve III E) II, III ve IV
SORU 3. (2017-LYS2/BİY)
Asit yağmurları ile ilgili,
I. Tarım ürünlerinde ve doğal bitki
örtüsünde verimliliği düşürür.
II. Sucul habitatlarda, canlıların
hoşgörü gösteremediği pH değerlerinin oluşmasına neden olur.
III. Yalnızca atmosferde karbon dioksit
derişiminin normalin üzerine çıkmasıyla oluşur.
ifadelerinden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C)
I ve II
D) I ve III E) II ve III
SORU 4. Aşağıdakilerden hangisi havası
çok kirlenmiş olan bir şehirde havayı temizlemek için alınabilecek biyolojik
önlemlerden biridir?
A) Fabrika bacalarına filtre takmak
B) Yakacak olarak kömür kullanımını
azaltmak
C) Radyasyonlu atıkları ayrı toplayarak
etkisiz hâle getirmek
D) Bölgeyi ağaçlandırmak
E) Fabrikalara arıtma tesisi kurmak
SORU 5.
I. Tarım arazilerinin üzerine ev ve
sanayi tesislerinin kurulması
II. Plansız olarak yapılan karayolu
çalışmaları
III. Tarımda zararlılarla kimyasal
mücadele yerine biyolojik mücadelenin kullanılması
Yukarıdaki olaylardan hangisi ya da
hangileri doğal hayata zarar verir?
A) Yalnız I B) Yalnız II
C) I ve II D) I ve III E) II ve III
SORU 6. (2004 ÖSS BASIN KOPYASI)
Bir göle endüstriyel atık, tarımsal
gübre ve evsel atıklarla taşınan fosfor ve azot tuzlarının artması, bu
ekosistemde ötrofikasyona neden olur. Ötrofikasyon, bu gölde aşağıdakilerden
hangisine yol açmaz? A) Derinlere doğru, göl suyunun oksijen
derişiminde azalma
B) Besin piramidindeki basamak
sayısında artma
C) Çökelmede (sedimantasyonda) artma
D) Derinlere doğru, göl suyunun ışık
geçirgenliğinde azalma
E) Kokuşmada artma
SORU 7.
I. Bacalara filtre takılması
II. Doğal gaz kullanılması
III. Egzoz gazı ölçümleri
IV. Kömür yakılması
Yukarıdakilerden hangisi ya da
hangileri hava kirliliği görülen şehirlerde alınması gereken önlemlerdendir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C)
I ve IV
D) I, II ve III E) II, III ve IV
SORU 8. Aşağıdakilerden hangisi
insanların çevreye olumlu etkilerinden biri değildir?
A) Yeşil alanların çoğalması
B) Fabrikalarda arıtma tesislerinin
bulunması
C) Erozyonu önleme çalışmaları
D) Millî parkların oluşturulması
E) Tarım ilaçlarının ürün artırmak için
bolca kullanılması
SORU 9. Aşağıdaki ekolojik terimlerden hangisi “tüketilen
kaynakların yeniden üretilmesi ve oluşan atıkların bertaraf edilebilmesi için
gereksinim duyulan, biyolojik olarak verimli toprak ve su alanları” olarak
tanımlanır?
A) Ekolojik ayak izi
B) Süksesyon
C) Karbon ayak izi
D) Baskın tür
E) Popülasyon
SORU 10. Küresel ısınmaya bağlı
olarak
I. Buzulların erimesi
II. Biyolojik verimliliğin artması
III. Tür çeşitliliğinin artması
durumlarından hangilerinin meydana
gelmesi beklenir?
A) Yalnız I B) Yalnız II
C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III
SORU 11. Radyasyonun canlılar
üzerindeki etkileri ile ilgili olarak;
I. Kanser riskini artırır.
II. Mutasyonlara neden olabilir.
III. Duyu organları ile algılanabilir.
şeklindeki açıklamalardan hangileri
doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II
C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III
SORU 12. Hava kirliliği sonucunda;
I. insanlarda zehirlenme ve kanser
II. bağışıklık sisteminin güçlenmesi
III. solunum yolu hastalıkları
durumlarından hangileri ortaya
çıkabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız
III D) I ve III E) II ve III
SORU 13.
I. Azotoksit
II. Fosfat tuzları
III. Metan
IV. Karbondioksit
Yukarıdakilerden hangileri küresel
ısınmaya neden olur?
A) I ve II B) II ve III
C) I, II ve IV
D) I, III ve IV E) I, II, III ve IV
SORU 14. Aşağıdakilerden hangisi
yapay radyasyon kaynaklarına örnek verilemez?
A) Kablosuz internet ağları,
B) Cep telefonları
C) Nükleer silah denemeleri
D) Uzaydan gelen kozmik ışınlar
E) Nükleer bomba denemeleri
SORU 15. (2017-YGS/Fen Bilimleri)
Aşağıda verilen gazlardan hangisinin
atmosferde sera etkisine katkısının olması beklenmez?
A) CO2 B) CH4 C)
N2O D) CFC E) O2
SORU 16. (ÖSS FEN-1 / 2008)
Küresel ısınmada aşağıdakilerden
hangisinin en son gözlenmesi beklenir?
A) Buzullarda erime
B) Kıyı ekosistemlerinde değişme
C) Deniz suyu seviyesinde yükselme
D) Hava sıcaklığı ortalamalarında artma
E) Atmosferdeki karbondioksit miktarında artma
SORU 17. (2013- YGS / FEN)
Aşağıdakilerden hangisi, bir gölde
ötrofikasyon olayının meydana getirdiği sonuçlardan biri değildir?
A) Zemine yakın kısımlarda oksijen
miktarında azalma
B) Bakteri etkinliklerinde azalma
C) Alg miktarında aşırı çoğalma
D) Bazı canlı türlerinin birey sayısında
azalma
E) Suyun ışık geçirgenliğinde azalma
SORU 18. (2014- YGS / FEN)
Aşağıdakilerden hangisinin
atmosferdeki artışı, asit yağmurlarının oluşumunun başlıca nedenidir?
A) Karbondioksit B) Ozon
C) Kükürtdioksit D) Kloroflorokarbon
E) Azotlu gübre
SORU 19. (2014- YGS / FEN)
Aşağıdakilerden hangisi hava
kirliliğini azaltmaz?
A) Jeotermal enerji kullanımının
yaygınlaştırılması
B) Kömür yerine doğal gaz kullanımının
artırılması
C) Sanayide açığa çıkan baca gazlarının
salımının azaltılması
D) Güneş ve rüzgâr enerjilerinin
kullanımının yaygınlaştırılması
E) Fosil yakıtların kullanımının
artırılması
SORU 20. (2016-YGS/Fen Bilimleri)
Aşağıdakilerden hangisi, biyolojik
çeşitliliğin sürdürülmesini olumlu yönde etkiler?
A) Tarım ilaçları kullanarak
zararlıların ortadan kaldırılması
B) Ortama daha rekabetçi yabancı
türlerin sokulması
C) Sulak alanların kültür alanlarına
dönüştürülmesi
D) Doğal park alanlarının koruma altına
alınması
E) Yabani formlar yerine ıslah edilmiş
formların yetiştirilmesi
SORU 21. (2009- ÖSS / FEN-2)
Sığ bir göl, alg popülasyonlarının
büyüklüklerini etkileyen faktörleri incelemek için iki bölüme ayrılmıştır.
Her iki bölüme de (1. ve 2.) karbonlu ve azotlu bileşikler doğal olarak
gelmeye devam ederken 2. bölüme fosfat bileşikleri ilave edilmiştir. Bir süre
sonra 1. bölümde bulunan alg popülasyonunun büyüklüğünde bir değişme olmazken
2. bölümdeki alg popülasyonunda büyük bir artış gözlenmiştir.
Bu gölle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birinci bölümde fosfat
bileşiklerinin az olması alg popülasyonunun büyüklüğünü sınırlamıştır.
B) Birinci bölümdeki alg çeşitliliğinde
değişme olması beklenmez.
C) İkinci bölümde biriken organik madde
miktarı artar.
D) İkinci bölümde birim zamanda
üretilen oksijen miktarı azalır.
E) İkinci bölümde suyun ışık
geçirgenliği birinci bölüme göre azalır.
SORU 22. (2002 ÖSS)
Belirli bir bölgedeki orman örtüsü kısa
bir süre içinde tamamen yok olmuştur.
Bu yok oluştan sonra, bu bölgede
aşağıdakilerden hangisinin azalması beklenmez?
A) Birincil tüketici sayısının
B) İkincil tüketici sayısının
C) Birim zamanda, birim alandan aşınan
toprak miktarının
D) Üretilen serbest oksijen miktarının
E) Toprakta tutulan su miktarının
CEVAPLAR ve ÇÖZÜMLERİ
1. Göle karışan azot ve fosfor miktarının artması ile
ötrofikasyon oluşur. Azalması beklenmez. Cevap: A
2. Küresel iklim değişikliğinin etkisi dolaylıdır.
Diğerleri doğrudan etkilidir.
Cevap: E
3. Yalnızca atmosferde karbon dioksit derişiminin
normalin üzerine çıkması ile değil aynı zamanda azot ve kükürtlü bileşiklerin
de artması ile oluşur.
Cevap: C
4. Biyolojik dendiği için canlılar aracılığı ile alınan
önlem soruluyor. Cevap: D
5. Tarımda zararlılarla kimyasal mücadele yerine
biyolojik mücadelenin kullanılması, doğal hayata zarar vermesi beklenmez. Cevap:
C
6. Ötrofikasyon bir su kirliliği çeşididir. Besin piramidindeki basamak sayısında artmaya neden
olmaz. Cevap: B
7. Kömür gibi fosil nitelikli yakıtların yakılması hava
kirliliğini artırır.
Cevap: D
8. Tarım ilaçlarının ürün artırmak için bolca
kullanılması, çevre kirliliğine yol açar. Cevap: E
9. Ekolojik ayak izidir. Cevap: A
10. Küresel ısınma ile biyolojik verimlilik ve tür çeşitliliğinin azalır.
Cevap: A
11. Radyasyon duyu organları ile algılanamaz.
Cevap: C
12. Hava kirliliği ile bağışıklık sisteminin güçlenmesi
beklenmez. Cevap: D
13. II. Fosfat tuzları hariç diğerleri küresel ısınmaya
yol açar. Cevap: D
14. Uzaydan gelen kozmik ışınlar doğal radyasyon kaynaklarındandır.
Cevap: D
15. Oksijenin sera etkisi yoktur.
Cevap: E
16. Sıraya
koyalım;
E) Atmosferdeki
karbondioksit miktarında artma
D) Hava sıcaklığı
ortalamalarında artma
A) Buzullarda erime
C) Deniz suyu
seviyesinde yükselme
B) Kıyı ekosistemlerinde
değişme
Cevap: B
17. Ötrofikasyonda bir ayrıştırıcı olarak bakteri
etkinliği artar.
Cevap: B
18. İnsanların tükettiği fosil yakıtların yanması
sırasında havaya kükürt dioksit, karbon dioksit ve azot dioksit içeren
zehirli gazlar yayılır. Bu gazlar havadaki su buharıyla tepkimeye girerek
sülfürik asit, karbonik asit ve nitrik asit gibi bileşiklere dönüşürler.
Ancak öncelikle
kükürtdioksit asit yağmurlarının temel sebebidir.
Cevap: C
19. Fosil yakıtların kullanımının artırılması hava kirliliğini
artırır.
Cevap: E
20. Doğal park alanlarının koruma altına alınması olumlu
etkiler.
Cevap: D
21. 2. Bölüme eklenen fosfat bileşiği ile birlikte alg
popülasyonu artmıştır. Algler fotosentezle oksijen üreteceği için birim
zamanda üretilen oksijen miktarı artar.
Cevap: D
22. Orman örtüsünün tamamen yok olmasına bağlı olarak birincil
tüketici sayısı, ikincil tüketici sayısı, üretilen serbest oksijen miktarı ve
toprakta tutulan su miktarı azalır. Ancak birim
zamanda, birim alandan aşınan toprak miktarı artacaktır.
Cevap: C
|