9. SINIF ÜNİTE, KONU, KAZANIM VE AÇIKLAMALARI
9.3.2. Canlı
Âlemleri ve Özellikleri
Anahtar Kavramlar:
arkeler, bakteriler, bitkiler, hayvanlar, mantarlar, protistler, virüsler
9.3.2.1.
Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan âlemleri ve bu âlemlerin genel
özelliklerini açıklar.
a. Bakteriler,
arkeler, protistler, bitkiler, mantarlar, hayvanlar âlemlerinin genel
özellikleri açıklanarak örnekler verilir. Hayvanlar âleminin dışında diğer
âlemlerin sınıflandırmasına girilmez.
1. BAKTERİLER
Genel özellikleri
1. Prokaryot hücre yapısına sahip tek hücreli
organizmalardır.
2. Prokaryot hücreli olduklarına göre ribozom
dışında organelleri yoktur. Bakterilerin
ribozomları ökaryotlara göre hem büyüklük hem protein komformasyonu
bakımından farklılık gösterir.
3. Çoğu bakterilerin hücre duvarında
polisakkaritlerin, amino asitlerle çapraz bağlanarak oluşturduğu peptidoglikan bulunur.
4. Bazı bakterilerde hücre
duvarının dışında polisakkaritten oluşmuş koruyucu bir kapsül bulunabilir.
Kapsül, bakterilerin
yüzeylere yapışmasını, dirençli olmayı sağlar. Kapsüllü bakteriler hastalık
yapıcıdır. Patojen olarak adlandırılır.
|
5. Bakterilerde karbonhidratlar glikojen
şeklinde depo edilir.
6. Fotosentez yapan türlerinde kloroplast değil,
klorofil bulunur.
7. Bazı bakterinin yapısında bulunan kamçılar
aktif hareket etmeyi sağlar. Ökaryotların
kamçıları tübülin proteininden, prokaryotlarınki ise flagellin proteininden
oluşmuştur.
8. Bazı bakterilerin yüzeylere ve birbirlerine tutunmak
için pilus denilen kısa
uzantıları vardır. Piluslar aynı zamanda iki bakteri arasında DNA aktarımında
görev alır.
9. Oksijenli solunum yapan türlerinde ökaryot
hücrelerdeki mitokondrinin yaptığı görevi yapan zar kıvrımlarından oluşan mezozom
vardır. ETS (Elektron Taşıma Sistemi) mezozomlarda bulunur.
10. DNA halkasal yapıdadır. DNA üzerinde protein kılıf
yoktur. Çekirdek alanı (nükleoid) denilen bölgede bulunur. Bakterilerin kromozom durumu haploittir (n).
11. Bazı bakterilerde bu DNA’nın dışında plazmit adı
verilen yapılar da bulunmaktadır. Plazmitler küçük halkasal yapıya sahip,
kendini eşleye bilen DNA parçacıklarıdır. Plazmitler bakterinin yaşaması ve
çoğalmasında etkili değildir. Ancak bakterilerde bazı özellikler ile ilgili
genetik bilginin bir bakteriden diğerine taşınmasında, zor koşullara karşı
direnç oluşumunda avantaj sağlar. Örneğin bir bakterinin antibiyotiklere
karşı direnç kazanması bu yapıların aktarımıyla sağlanır. Hemen hemen bilinen bütün plazmitler çift zincirli
DNA taşırlar. Plazmitlerin çoğu halkasal olmakla birlikte, çok sayıda doğrusal
plazmit olduğu da bilinmektedir.
Plazmitlerle kromozomlar arasındaki
temel fark, plazmitlerin sadece zorunlu olmayan (fakat sıklıkla çok faydalı
olan) genleri taşımasıdır.
12. Bakterilerin canlılık için en önemli görevi
madde döngüsünü sağlamaktır. Saprofit (çürükçül) canlıların ölü
ve atıklarını parçalayarak yeniden döngüye katılmalarını sağlamaktır.
Bakteriler koful
oluşturamadığı için ekzositoz yapamazlar. Saprofit bakteriler, hücre dışına
gönderecekleri enzimleri (proteinleri) translokaz adı verilen taşıyıcı
proteinler yardımıyla taşırlar.
|
|
13. Bazı bakteriler uygun olmayan ortam şartlarında
hayatta kalabilmek için endospor oluşturur. Bakterilerde görülen endospor oluşumu üreme amaçlı
değil olumsuz çevre koşullarına dayanabilmek içindir.
Bakterilerde
endospor oluşumu
-Bazı bakteriler olumsuz çevre
koşullarında endospor denilen dayanıklı yapıya dönüşür.
-Endospor, bakterinin yaşamasına izin
vermeyen çevre şartları, yaşaması için uygun hâle geldiğinde tekrar bakteriye
dönüşür.
-Endosporda metabolizma hızı ancak
canlılık özelliklerini sürdürebilecek kadardır (bazal metabolizma) ve bu
süreçte üreme gerçekleşmez.
-Bazı endosporlar yüzlerce yıl bu hâlde
kaldıktan sonra tekrar bakteri hâline dönüşebilir.
-Endospor oluşurken;
-Bakteri su kaybeder.
- DNA dayanıklı bir örtü
ile kaplanır.
-DNA’nın niteliği ve
niceliği değişmez.
|
|
Bakterilerde
Çoğalma
-Bakteriler uygun şartlarda yaklaşık 20
dakikada bir bölünerek sayısını 2, 4, 8, 16, 32 şeklinde geometrik dizi ile
sayılarını arttırırlar. Ancak bu artış sınırsız değildir.
Bakterilerin üreme
hızını düşüren faktörler:
-Besin yetersizliği, metabolik
artıkların artması, pH değerlerinin değişmesi, susuzluk, antibiyotikler, yüksek
ve düşük ısı
|
-Bakteriler eşeysiz üremeyle ve enine
bölünerek çoğalır. Mitoz bölünme görülmez.
-Bu bölünmede ilk olarak DNA eşlenir.
Hücre büyüklüğü ilk hâlinin iki katı olana kadar uzar.
-Daha sonra hücre zarı ve hücre duvarı
orta kısımdan içeri doğru girinti oluşturur.
-Bu girinti hücre ortasında birleşerek
hücreyi ikiye ayırır.
Şekil: Bakterilerde ikiye bölünme ile eşeysiz üreme
|
MERAKLISINA
-Bakterilerde gen
aktarım şekilleri
1. Transformasyon
2. Transdüksiyon
3. Konjugasyondur.
- Transformasyon:
Serbest DNA'nın alıcı bir hücreye (bakteri veya arke olabilir.) katılması
ve genetik değişiklik ortaya çıkarması işlemidir.
- Transdüksiyon: DNA aktarımının bakteri virüslaiı (bakteriyofaj) aracılığı ile
gerçekleşmesidir.
Konjugasyon: Verici hücre DNA'sının tümünün veya bir
segmentinin, ya bu iki hücrenin direkt teması veya eşeysel pilusları
aracılığı ile alıcıya aktarılması olayına verilen bir isimdir.
-Bu olaylar bakterilerin sayısal
olarak artışına neden olmaz. Bundan dolayı hiç birisi çoğalma şekli
değildir. Sadece bakterilerin çeşitlilik kazanması ile sonuçlanan
olaylardır.
|
Bakterilerin Biyolojik ve Ekonomik
Önemi İnsan sağlığı ile ilişkisi
1. Gıdanın; proteinlerini parçalayarak kokuşmaya,
karbonhidratlarını parçalayarak ekşimeye, yağlarını parçalayarak acımtırak
tat oluşmasına neden olurlar.
2. Oksijensiz şartlarda üretilen
toksinle yiyeceklerin, konservelerin bozulmasına ve besin zehirlenmesine
neden olur. Bu toksin bazı hastalıkların tedavisinde ve kozmetik alanında
kullanılmaktadır.
3. İnsanın sindirim sisteminde ortak yaşayan
pek çok bakteri, besin artıklarının bağırsakta ayrışmasını sağlar. Bu
bakteriler zararsızdır. Hatta K ve bazı B vitaminlerini vb. sentezleyerek
yararlı olur.
4. Bakterilerden elde edilen aşılar ve
serumlardan faydalanılarak bazı hastalıkların tedavisi sağlanır.
5. Bakteriler çevre kirliliği ile
mücadele etmemizde de en önemli yardımcılardan biridir. Biyoremediasyon
olarak tanımlanan bu süreç mikroorganizmaların da yardımıyla zararlı
kimyasalları zararsız hâle getirme işlemidir.
2006 yılında ABD’de
petrol kirliliğine uğramış bir sahile azot – fosfor gübresi uygulanmış ve
petrol yiyen bakterilerin artması sağlanarak kısa sürede sahilin
temizlenmesi mümkün kılınmıştır.
|
6. Bakterilerden ekonomik alanda da
yararlanılmaktadır. Bazı besinlerin bozulması, bakterilerin zararlı faaliyeti
ile olur. Bu faaliyetler kontrol altına alındığında yararlı hâle dönüşebilir.
Yoğurt, peynir, sirke, turşu hazırlama bu yöntemle sağlanır. Bütanol, aseton,
metan, asetik asit, laktik asit gibi maddeler de yine bakteriler kullanılarak
üretilir.
7. Biyolojik mücadele çalışmalarında,
zehirli madde üreten bakteriler kullanılarak zararlılarla savaşılır. Özüt
olarak üretilip tarla bitkileri üzerine püskürtülen bu bakteriler, bitkiyi
yiyen zararlı böceklerin ölümüne neden olur. Sıtma ile savaşta da
sivrisineklere karşı bu yöntem kullanılmaktadır.
8. Saprofit bakteriler, doğada sınırlı
miktarda bulunan maddelerin dönüşümünü ve tekrar kullanılmasını sağlar.
Saprofit bakteriler, organik maddeleri çürüterek kendileri için besin ve
enerji elde ederken oluşan organik ve inorganik maddeler toprağın zenginleşmesine
neden olur.
9. Fotoototrof bakterilerden
siyanobakterilerin ürettiği oksijen dünyada yaşamın devamı için önemlidir.
10. Bazı türleri de atmosferdeki azotu
kullanır. Bu yolla diğer canlılar için proteinlerin sentezine de kaynak oluşturur.
11. Hem kısa sürede çoğalmaları hem
DNA’larının basit olması nedeniyle, hücre metabolizması ve moleküler biyoloji
ile ilgili yapılan çalışmalarda bakterilerden yararlanılmaktadır.
Antibiyotikler, insülin gibi bazı hormonlar, aşılar, serumlar, kanser
tedavisinde kullanılan kimyasal maddeler biyoteknolojik yöntemlerle bakterilerden
elde edilmektedir.
Antibiyotik
Kullanımı
-Dünya Sağlık Örgütü antibiyotiklerin
yaklaşık yarısının gereksiz yere kullanıldığını ortaya koymuştur.
Antibiyotikler bakterilere karşı etkilidir fakat virüslere etki etmezler.
Soğuk algınlığı, nezle, grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının çoğuna
virüsler neden olduğu için antibiyotik tedavisi gereksizdir.
-Bu hastalıklarda antibiyotikler
iyileşme sürecini kısaltmaz, virüslerin diğer insanlara yayılmasını
engellemez. Aksine, antibiyotik direncinin oluşmasına, vücut hücrelerinin
ölmesine ve yan etkileri nedeniyle iyileşme sürecinin uzamasına neden olur.
Antibiyotik direnci, antibiyotiğin belli bir bakteriyi öldürme veya
bakterinin üremesini durdurma özelliğini kaybetmesi anlamına gelir. Kullanılan
antibiyotiğe karşı dirençli hâle gelen bakteri, antibiyotik karşısında
hayatta kalarak çoğalmaya devam eder ve hastalığın daha uzun sürmesine yol
açar. Daha önemlisi, dirençli bakteriler bir başka kişiye bulaşırsa neden
olacakları rahatsızlığın tedavisinde artık dirençli oldukları antibiyotik işe
yaramayacaktır. Bu ise antibiyotiklerin sürekli olarak geliştirilmesi
anlamına gelmektedir.
2. ARKELER
-Prokaryot, bir hücreli canlılardır.
-Önceleri bakteriler içerisinde kabul
edilen arkeler, günümüzde hücre zarlarındaki yağlar, hücre duvarlarını
oluşturan yapı ve ribozomal RNA’larındaki genetik dizilimlerindeki
farklılıklar gibi nedenlerle ayrı bir grup olarak sınıflandırılmıştır.
Örneğin bazı arkelerde hücre duvarı bulunmazken, hücre duvarına sahip
olanların yapısı da bakteri hücre duvarından farklılık gösterir.
-Arkelerin hücre duvarında
peptidoglikan bulunmaz. Bunun yerine yine bol proteinden oluşan sahte
peptidoglikan bulunur.
-DNA’ları ökaryot hücrelerdeki gibi
histon proteini bulundurur. (Bakteri DNA’sında histon proteini bulunmaz)
- Depo
karbonhidratı glikojendir.
- Bakterilerde
olduğu gibi bazılarında plazmidler bulunur.
- Arkelerde
atmosferin serbest azotunu bağlayan ve atmosfere serbest azot verebilen (denitrifikasyon)
örnekleri var ancak nitrifikasyon gerçekleştiren örnekleri yoktur.
- Bilinen
arkelerin çoğu kemosentetikir. Saprofit
ve parazit olanı yoktur.
-Arkeler, kaynayan jeotermal
kaynaklardan yanardağ bacalarının etrafına, derin deniz termal çukurlarından,
tuz göllerine, yüksek asit ve yüksek bazik özelliğe sahip sular ve topraklara
kadar son derece zorlayıcı şartlarda (aşırı tuzluluk, yüksek sıcaklık, düşük
pH vb. şartlar) yaşayabilen canlılardır.
Arkelerin sitoplazmik
zarları diğer tüm canlıların zarlarından oldukça farklıdır. Bu farklılık
temel olarak zarlarda yer alan yağ moleküllerinin yapılarından
kaynaklanıyor. Yağ molekülündeki bu yapısal özelliklerin arkelerin yüksek
sıcaklığa, asitliğe ve basınca dayanıklı olmasında önemli olduğu
belirlenmiş bulunuyor.
|
-Aynı zamanda ılımlı koşullarda
(ortalama tuzluluk, yüksek olmayan sıcaklık ve ortalama pH vb.) başka gruplar
ile birlikte de yaşayabildikleri saptanmıştır.
Yaşadıkları
çevresel koşullara bağlı olarak 3 gruba ayrılır:
1. Metanojenik arkeler (metanojenler): Bu canlılar CO2’yi
hidrojen ile birleştirip metan (CH4) gazı oluşturarak enerji elde
ederler. Metanojenler, bu enerjiyi besin üretiminde kullanır.
CO2 + 4 H2
→ CH4 (metan) + 2 H2O
+ Enerji
|
Zorunlu anaerobdurlar. Oksijen zehir
etkisi yapar. Bataklıklarda, kirli sularda, çiftlik gübresinde, çöplerde ve
otçulların sindirim sisteminde bol miktarda bulunurlar. Günümüzde pis su arıtımında
metanojenik arkelerden yararlanılmaktadır. Ayrıca bazı çiftliklerde, gübre ve
çöpler bunların aktiviteleri sonucu metan gazına dönüştürülür ve bu gaz yakıt
olarak kullanılır.
2. Aşırı tuzcullar (halofiller): Bu canlılar Kızıl Deniz, Tuz Gölü, yapay olarak oluşturulan
tuz göllleri, tuzlanmış balık, et ve sucuk gibi gıdalarda gelişme gösterir. Bacteriorhodopsin
ile ışık enerjisinden ATP (enerji) üretir. Ancak bu ATP ile besin üretilmez.
Fotoheterotroflar (Işıklı
tüketici): Işık enerjisini kullanırlar ama karbonu organik maddelerden
alırlar. Bazı arkeler böyledir. Bu olay fotoototofdan farklıdır. Farkı
görmek adına fotoototroflar, ışığı enerji, karbon dioksiti karbon kaynağı
olarak kullanan organizmalardır. Yani fotosentez ile besinlerini
üretenlerdir. Arkeler fotosentez yapmazlar.
|
3. Aşırı termofiller: Aşırı sıcak ortamlarda yaşarlar. Bu canlılar için en
uygun sıcaklıklar 65-85 0C arasında değişmekle birlikte bazı türler
çoğalabilmek için çok yüksek sıcaklıklara ihtiyaç duyarlar.
Biyolojik
ve ekonomik önemleri:
-Dirençli enzimleri endüstride atık
metallerin zehirli özelliklerinin azaltılmasında, kalitesi düşük metal
cevherlerinin biyolojik yollarla kullanılabilir hale getirilmesinde vb.
kullanılmaktadır.
-Metallerin bulaşması ile kirlenmiş
suların yeniden kullanılabilir hale gelmesinde ve boya endüstrisinin
anaerobik arıtma tanklarında bulunan atık suyun yeniden temizlenmesinde de
arkelerden yararlanılmaya başlanmıştır.
-Çiftliklerde çöpler ve hayvan gübresi üzerinde
gelişebilen metanojen arkeler ise biyogaz olarak adlandırdığımız metan gazını
oluşturur.
- Metanojenlerin
bazıları inek, deve gibi geviş getiren otçul canlıların sindirim sisteminde,
termitlerin arka bağırsağında yaşar ve selülozun sindirimi için gerekli
enzimi üretir.
|
SORU: 1 Arkelerle ilgili,
I. Fotoototrof beslenen bireyleri
vardır.
II. Bazı bireylere oksijen zehir etkisi
yapar.
III. Bütün bireyleri protein sentezler.
yargılarından hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız
III
D) II ve III E) I, II ve III
SORU 2. (2015 YGS Fen Bilimleri)
Aşağıdakilerden hangisi yalnızca arkelerin
işlevi ile gerçekleşebilir?
A) Penisilin (antibiyotik çeşidi)
üretimi
B) Sütten peynir üretimi
C) Etil alkol üretimi
D) Karbon dioksit kullanarak metan gazı
üretimi.
E) Sirke üretimi.
SORU 3. (ÖSS FEN-1 / 2008)
Bir tür bakteri, uygun besiyeri içeren
beş petri kabına ekilmiştir. Bu türün farklı antibiyotiklere karşı direncini
araştırmak amacıyla petri kaplarına K, L, M, N ve P antibiyotiklerinin farklı
kombinasyonları eklenmiş ve kaplarda üreme olup olmadığı gözlenmiştir.
Kullanılan antibiyotik kombinasyonları ve bunların eklendiği kaplardaki
bakterilerin üreme durumu aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. (Antibiyotiklerin
birbirleriyle etkileşime girmediği kabul edilecektir.)
Petri
kabı numarası
|
Eklenen
antibiyotik kombinasyonu
|
Petri
kabındaki üreme
|
1
|
K
+ L
|
Var
|
2
|
M
+ N
|
Yok
|
3
|
L
+ P
|
Var
|
4
|
K
+ N
|
Yok
|
5
|
M
+ P
|
Var
|
Buna göre, bu bakteri türü hangi
antibiyotiğe karşı dirençli değildir?
A) K B) L C) M D) N E)
P
SORU 4. Bakterilerle ilgili
aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) Fotosentez yapanlarda kloroplast,
kemosentez yapanlarda klorofil bulunmaz.
B) Hastalık oluşturanlarında kapsül
bulunabilir.
C) Glukozun fazlasını glikojen şeklinde
depo ederler.
D) O2 li solunum yapanlarda
mitokondri bulunur.
E) Endospor oluşumu bakterilere
özgüdür.
SORU 5. Aşağıdakilerden hangisi
arkelerin doğrudan biyolojik ve ekonomik önemine ait örneklerden biri değildir?
A) Metallerin
bulaşması ile kirlenmiş suların temizlenmesinde kullanılması
B) Otçul memelilerin bağırsaklarında
selüloz sindiriminde etkili olması
C) Otorof çeşitlerinin atmosfer
oksijenine katkı sağlaması
D) Arıtma tanklarında bulunan atık
suyun yeniden temizlenmesi
E) Çöplerden biyogaz olarak
adlandırılan metan gazının oluşturulması
SORU 6. Aşağıda verilen bilgilerden
hangisi canlılar aleminde sadece bakterilerde aittir?
A) Zarlı oluşuma sahip olmama
B) Bazı inorganiklerin oksidasyou ile
sağlanan enerji ile ototrof olma.
C) Plazmit DNA’sına sahip olma.
D) Endospor oluşturabilme
E) Halkasal DNA’ya sahip olma
SORU 7. Bakterilerde üreme,
I. konjugasyon gerçekleştirme
II. endospor gerçekleştirme
III. ikiye bölünme
olaylarından hangileriyle sağlanır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C)
Yalnız III
D) I ve III E) I, II ve III
SORU 8. Bakterilerde gerçekleşen,
I. ikiye bölünme
II. konjugasyon,
III. endospor oluşturma,
IV. Mutasyon
V. Transformasyon
olaylarından hangileri kalıtsal
çeşitliliği artırabilir?
A) I ve III B) II, III ve V C)
II, IV ve V
D) II ve IV E) II, III, IV ve V
SORU 8. Aşağıdakilerden hangisi
bakteri ve arkelerde ortak değildir?
A) Endospor oluşturma
B) Glikojen deposuna sahip olma
C) Plazmit DNA’ya sahip olabilme
D) Halkasal DNA taşıma
E) Hücre duvarı taşımayan çeşitlerinin
bulunması
SORU 9.
Üremeleri sırasında oksijene olan
gereksinimlerini belirlemek için üç farklı bakteri türü, özel bir ekim
yöntemi kullanılarak üç ayrı tüpte üretilmiştir. Bu bakteri türlerinin tüpte
üreyebildikleri bölgeler şekildeki gibidir.
Aşağıdakilerden hangisinde bu bakteri türleri, oksijen gereksinimleri
açısından doğru olarak sınıflandırılmıştır?
|
O2’li ortamda
üreyebilen
|
O2’siz ortamda
üreyebilen
|
Her ortamda üreyebilen
|
A)
|
III
|
I
|
II
|
B)
|
III
|
II
|
I
|
C)
|
I
|
II
|
III
|
D)
|
I
|
III
|
II
|
E)
|
II
|
I
|
III
|
SORU 10. Aşağıdaki grafik, bir bakteri kültüründeki canlı
bakteri sayısının zamana göre değişimini göstermektedir.
Buna göre, ölen ve üreyen bakteri
sayılarının birbirine eşit olduğu zaman aralığı hangisidir?
A) I B) II C) III D)
IV E) V
CEVAPLAR ve ÇÖZÜMLERİ
1. Arkelerin birçoğu kemosentez yapar. Ancak fotosentez
yapan arke yoktur. I. öncül yanlış. Metanojen arkelere oksijen zehir
etkisi yapar. Ayrıca arkeler kendi proteinlerini sentezleyebilir. Cevap: D
2. Sadece metanojen arkeler metan gazı üretirler.
CO2 + 4 H2→CH4
(metan) + 2 H2O+Enerji
Cevap: D
3. (K + L), (L + P) ve (M + P) kombinasyonlarında üreme
var. O halde bu bakteri K, L, M ve P antibiyotiklerine dirençlidir. Cevap:
D
4. Bakteriler prokaryotik organizmalardır. Zarlı
oluşumları yoktur. Dolayısı ile mitokondrileri de yoktur. Oksijenli solunum
yapanlarında mezozom bulunur. Cevap: D
5. Atmosfer oksijenine katkı sağlaması için oksijen
üretip atmosfere vermesi gerekir. Arkelerin çoğu kemosentez yapar. Ancak
kemosentezde atmosfere oksijen verilmez. Atmosfere oksijen vermesi için
fotosentez yapması gerekir. Arkeler fotosentez yapmaz. Cevap: C
6. Şimdilik endospor oluşturan bakterilerden başka bir
canlı olmadığı kabul edilmektedir. Cevap: D
7. Konjugasyon görüldüğü bütün canlılarda sadece
çeşitlilik sağlar. Birey sayısını artırmaz. Üreme şekli değildir. Endosporun
üreme ile ilgisi yok.Cevap: C
8. İkiye bölünme eşeysiz üremedir. Çeşitlilik sağlamaz.
Endospor oluşumunda gen yapısı ve sayısı değişmez. Çeşitlilik oluşmaz. Cevap:
C
9. O2’li ortamda üreyebilenler sadece tüpün
üstünde (III), O2’siz ortamda üreyebilenler tüpün sadece altında
(I), her ortamda üreyebilenler ise tüpün içinde dağınık olacak şekilde (II)
yerleşirler. Cevap: A
10. I, II ve III. zaman aralıklarında canlı bakteri
sayısı artmış. Ozana ölen bakteri sayısı azalmıştır. IV. zaman aralığında
canlı bakteri sayısı sabit kalmış. Bu da bu aralıkta ölen bakteri sayısının üreyen
bakteri sayısına eşit olduğunu gösterir. V. zaman aralığında ise ölen bakteri
sayısı üreyen bakteri sayısından çok olmalı ki canlı bakteri sayısı azalsın.
Cevap: D
|